Gerçekçi olmak gerekirse CHP, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı için konuşulan isimlerden ‘CHP seçmeninin’ en sempatik baktığı kişiyi tercih etti.
İlçeler bazında bakıldığında farklı tartışmalara girebiliriz, ancak Büyükşehir Adayı konusunda tırnak içine alarak yazıyorum, ‘CHP seçmeninin’ en sempatik baktığı adayla yola çıkılmış oldu.
Tunç Soyer’in artısı çok;
İyi eğitim almış, iyi bir dünya vizyonuna sahip, dünya kent kültürleri konusunda fazlasıyla donanımlı, özetle global bir kimliğe ve markaya sahip.
Zaten Soyer’e ulusal medyanın desteği de buradan geliyor.
Dahası da var; bütün bu artılarına rağmen oldukça mütevazi, insani diyaloga çok önem veren bir isim… İlk ziyaretini; kendi adaylığını engellemek için son dakikada gövdesini ortaya koyan Başkan Aziz Kocaoğlu’na yapması ve burada kullandığı sözcükler, gösterdiği tevazu da bunun bir göstergesi...
İyi haberi verdik, şimdi kötü habere gelelim;
Bütün bunlara rağmen Soyer’in işi çok zor…
Her şeyden önce İzmir; İzmir dışında Türkiye’deki genel kanıya göre uzun bir süredir taş devrini yaşıyor. Kimine göre eski taş, kimine göre orta taş, kimine göre ise cilalı taş devrini yaşıyor.
Elbette İzmir, bu kadar kötü değil. Ancak siyasi amaçla İzmir’e yakıştırılan ‘büyük köy’ sıfatı, tamamen de yersiz değil.
Şimdi doğal olarak herkes İzmir’in maden devrine, özellikle de Tunç Devrine geçiş yapıp yapamayacağını merak ediyor.
Elbette bu tarihsel terimleri renkli bir benzetme olsun diye kullanıyorum. Bunlar işin esprisi…
Lakin hepimizin hemfikir olduğu konu şu; İzmir hak ettiği yerde değil.
Peki neresi o hak ettiği yer?
Türkiye’nin en modern metropolü…
Neden?
Çünkü İzmir bundan yüzyıllar önce bu konumları elde etmiş bir kent.
Dünyanın o çağdaki en modern liman şehirleri ile ticaret yapan, dünyanın popüler sosyal ve kültürel trendlerini belirleyen, ticaretine damga vuran bir şehirdi.
Dolayısıyla bugün Anadolu’nun en modern kenti yapsanız da İzmir’in hakkını vermiş olamazsınız,
Ki kentsel alt yapı olarak artık Anadolu’nun da en modern kenti mi değil mi tartışılmaya başlandı.
İşte bunu kast ederek diyorum ki Tunç Soyer’in işi zor.
Beklentiler büyük.
Birikmiş sorunlar dağ oldu.
Dahası bana göre Aziz Bey’in en büyük handikabıydı;
Bahanelerin ardına sığınmayan, kamu iradesini yürütmeye yansıtan bir bürokrat ve teknik ekibe ihtiyaç var.
2 ayda bitirilebilecek bir işin neden 12 ayda bittiğinin gerekçelerini demokratik terimlerle başkana anlatan, başkanı buna ikna eden bir bürokrasi değil.
Konuyu başkana götürmeden, ihaleyi alan firmalara o işi 2 ayda değil de aslında 40 günde bitirmelerinin teknik olarak mümkün olduğunu gösterip, işi 40 günde teslim isteyen bir bürokrasi, bir A takımı gerekiyor.
Bir şey daha lazım;
Devlet;
İktidarda kim olursa olsun, 81 milyonun devletidir
Meşruiyeti tartışılamaz
Devlete küsülemez.
Devlete trip atılamaz…
İzmir’de yaşayan 4 milyonu aşkın vatandaşın, en iyi koşullarda yaşaması için gereken kamu yatırımlarına İzmir Büyükşehir Belediyesi, hiçbir şekilde engel olmamalı…
Yatırımcı kamu otoritelerinin motivasyonunu bozacak girişimlerin içine girmemeli…
İzmir Büyükşehir bunu yaptığında kamu otoritelerinin de İzmir’e yatırım ve hizmet için çok daha hevesli olacağını hep birlikte göreceğiz.
Hepimiz insanız, her şey karşılıklıdır.
Son bir şey daha var;
CHP, genel siyasette de çok iyi durumda değil.
İnsanların yeniden güvenini kazanacak, gerçek anlamda iktidar alternatifi olacak bir CHP için çok parlak bir başarı hikayesine ihtiyacı var.
O başarı hikayesini yazmaya en yakın isim de Tunç Soyer…
Bilmem anlatabiliyor muyum!