Bahar aylarıyla birlikte ilk orman yangını haberleri de gelmeye başladı. Her yıl binlerce hektar orman alanı yangınlarla yok olup gidiyor. İçindeki milyonlarca canlı can çekişerek ölüyor.
Üzülmek, isyan etmek, ayağa kalkmak, ‘artık dur’ demek için ölenlerin illa insan olması da gerekmiyor, can olması, canlı olması, en az bizim kadar bu doğa içinde yaşama hakkı olan birer canlı olması yetiyor.
Katledilen sadece milyonlarca canlı ve ağaç değil! Aslında her orman yangını bizim geleceğimizi de tehdit ediyor.
Google haritalardan açıp bir dünya haritasına bakın! Ortadoğu ve Afrika’dan başlayarak bize doğru gelen sapsarı bir renk görürsünüz. Ölümün rengi, yokluğun, açlığın, kuraklığın, hayat yeşermesine izin vermeyen çorak toprakların rengidir o… Dünyamız hızlı bir şekilde çölleşiyor. Çölün ölüme çemberi hızlı bir şekilde ülkemizi içine alıyor. Bugün ülkeler küçük toprak parçaları için yıllarca savaşıyor. İnsanların kutsal değerleri arasında vatan, ilk sıralarda yer alıyor.
Peki çöle dönmüş bir vatan, vatan olur mu? Hayat sunmadıktan sonra, yaşama izin vermedikten sonra bir toprak vatan olur mu?
Söze biraz uzaklarda başlayarak geldim, büyük fotoğrafa dikkatinizi çekmek istedim. O büyük fotoğraf hiç iç açıcı değil. Lütfen siz de açıp o tehlikeye bir bakın, sarı ölümün ülkemizi nasıl çembere aldığını gözlerinizle görün!
Sonra da çölleşmenin önündeki en büyük kalkanımız olan ormanlara bundan sonra ağaç, fidan değil, hayat, can, gelecek gözüyle bakın…
Yeni bir yaz başlıyor, yeni orman yangınları, yeni ölümler, yeni yok oluşlar!
Bu aslında böyle olmak zorunda değil. Biraz dikkat, biraz bilinç…
Bütün çabalara rağmen, milyarlarca devlet bütçesine, yüz binlerce gönüllünün gayretine rağmen, orman varlığını arttıramıyoruz. Bari azalmasının önüne geçelim. Ateşi ormandan uzak tutalım.
Orman yangını riski olan köylere dağıttığı 60 adet su tankeri ile bana da bu hatırlatmayı yapan İzmir Büyükşehir Belediyesine teşekkür ederim.
Amaç bir orman yangını başladığında, profesyonel ekipler, itfaiye, orman ekipleri yetişine kadar, köylülerin su tankerleri ile yangına ivedi olarak müdahalesini mümkün kılmak.
Su tankerlerini 2 yıl önceki büyük Seferihisar yangınında yine köylüler hatırlatmıştı. Bize su tankeri verin, yangın gördüğümüzde elimiz kolumuz bağlı seyretmeyelim, çaresiz kalmayalım demişlerdi.
Umarım o su tankerlerine hiç ihtiyaç olmaz, hiç orman yangını çıkmaz! Ama tedbir, bu büyük yok oluşun önünde elimizdeki ilk kozumuz… İhmal etmeyelim….