Malum, gündem belli…
Sadece biz değil, tüm dünya belki de ilk kez bu kadar ortak bir düşmanla savaşıyor.
Savaş aslında hiç de iyi gitmiyor, dünya genelinde on binlerce ölü var.
Dünyanın süper gücü ABD bile bu savaştan 100 bin ölü ile sıyrılmayı zafer sayıyor…
Anlayacağınız, dünyada benzeri çok az olabilen bir büyük savaşın içindeyiz.
Üstelik salgın; sadece sağlığımızı tehdit etmiyor.
Aslında dünyanın siyasal düzenini; bugüne kadar büyük bir güvenle sırtımızı yaslandığımız teknolojiyi, bilimi; hatta ülkelerin birliğini bütünlüğünü ve ilk sırada da ekonomilerini çökertmeye odaklanmış.
Bu düşman ne din ayırıyor, ne dil ayırıyor, ne ırk, ne millet…
Ancak garip karşıladığım bir durum var.
Başka ülkelerin iç siyasetlerini çok bilemem ama bizim ki çok iyi bir sınav vermiyor.
Toplum olarak da çok organize değiliz.
Oysa bu tür büyük savaşlarda tek yürek olmadan, elde avuçta ne imkan varsa hepsini harcamadan zafere ulaşmak zor.
Ülkemizde maalesef bu birlik ve beraberliği, bu tek yumruk olmuş dayanışmayı görmek zor.
Özellikle siyasetçilerin konuşmalarından koronayı, salgını, virüsü çıkarın geriye kalan kelimeleri ve cümleleri toparladığınızda, sanki bir hafta sonra genel seçime giriyormuşuz gibi bir dil geriye kalıyor.
Bu hiç doğru, mantıklı ve sürdürülebilir değil.
Bu ülkenin bir an önce en az hasarla bu salgından kurtulmaya ihtiyacı var, tartışmaya, ikincil amaçlara, gizlenmiş hırslara değil.
Bu noktada hem iktidarın, bütün samimiyeti ile sadece ana muhalefeti değil; tüm siyasi partileri bu savaşta uygun siperde saf tutmaya davet etmesi gerekirdi.
Ana muhalefet ile diğer partilerin de hiç davet beklemeden, bu savaşta kendi üstlerine ne düştüğünü, cephenin neresinde kendilerine ihtiyaç duyulduğunu sorması lazımdı…
Bir ülkenin kendi kendine verebileceği hasarı, hiçbir güçteki düşman veremez.
Dolayısıyla, bu toplumun siyaset kurumundan beklediği şey artık bir kere olsun tek millet olmayı, tek yürek olmayı ve tek yumruk olmayı başarmalarıdır.
Siyaset kurumu bunu başardığı gün, toplumda da bunun karşılığını görecek, toplumun millet olmasından doğan olağanüstü gücü arkasında hissedecektir.
Ve bu yolu açacak olan şey samimi ve doğru bir dildir.