Belediye başkanları, talip oldukları belediyelerin koşulları ne olursa olsun, hizmet etmekle yükümlüdürler.
Bu vicdani olarak böyle olduğu gibi kendi siyasi gelecekleri için ya da partilerinin siyasi geleceği için de elzemdir.
Koşullar ne kadar çetin olursa olsun, belediye ne kadar büyük borçla devralınırsa alınsın,
Kendi partisinden ya da rakip partiden ne kadar defans görürse görsün,
Bir belediye başkanı kendisini ancak yaptığı hizmetlerle ve özellikle de yatırımlarla halka anlatabilir.
Ancak maalesef, belediyelerin kötü yönetilmeleri sonucunda, yeni gelen başkanlar devasa bir enkazı devralıyor ve uzun yıllar bu sorunun altından nasıl kalkacağını bilemiyorlar.
Yeni gelen başkanlar, işi sıkı tutmak, tasarrufa yönelmek, işletmecilik kurallarına dönmek istediklerinde ise başka engellerle karşılaşıyorlar.
Örneğin; belediyeleri kolay kazanç kapısı haline getirmiş, siyasetten referanslı kişiler veya firmalar…
Matematiksel olarak ya da işletme mantığı ile baktığınızda hiçbir geçerliliği olmayan ihaleler, taşeronlar, hizmet tedarikleri, doğrudan teminler vesair…
Ve elbette her yeni döneme omuz veren siyasilerin ve lobilerin yeni başkanlardan talepleri hemen sıraya giriveriyor.
Bütün bu zor koşullara bir de önceki dönem başkanların şişirdiği belediye kadroları dahil olunca, sihirli değneğin dahi iş göremeyeceği kadar girift ilişkilere boğulmuş, fiilen iflas bayrağını çekmiş tonla belediye karşımıza dikiliveriyor.
Ancak bütün bu zorluklara karşın, önceki başkanın uyguladığı yöntemlere sığınmak, bir başkanın yapabileceği en kötü tercihtir. Her şeye rağmen, bir başkan kendi siyasi geleceğini ve kendisine güvenerek oy veren halkı düşünüyorsa, ameliyat bıçağını eline alıp cerrahi müdahaleye girişmek zorundadır.
Bunun güzel örneklerinden bir tanesini yakın zamanda yaşadık. Ha kötü örneklerini de gördük ama şimdi iyi örneği anlatıp en azından belediyesini toparlamak isteyen başkanlara bir yol yöntem göstermiş olalım.
Bornova Belediye Başkanı yaklaşık 30 milyon lira ödeyerek, tamı tamamına 68 tane iş makinesi ve araç aldı.
Ağzını açan her başkanın borç diye cümleye başladığı bir dönemde Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ’u tebrik etmek lazım.
Hatta ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yerinde olsam, 30 ilçe belediye başkanını davet eder, Sayın İduğ’dan da Bornova’ya en az 300 milyon lira tasarruf ettirecek bu zor operasyonu nasıl başardığını, en ince detayına kadar anlattırır; diğer başkanların da aynı yöntemle belediyeleri ‘kiralık araç’ kamburundan kurtarmalarını isterdim.
Belediyelerin kanını emen, bir anlamda halka hizmet için verilen kaynakları yok eden gizli açık hortumları tespit edip, onları her şeye rağmen, kesmezlerse hiç mucize beklemeye gerek yok. 4,5 yıl sonra hep beraber ‘hizmet yok’, ‘yatırım yok’ diye ağlamaya devam edeceğiz.
Bu anlamda hükümetin de belediye başkanlarının elini güçlendirmesi şart… Bir görev de Sayıştay’a düşüyor. Belediyeleri, ‘belediye’ gibi değil de birer özel şirket gibi denetleme zamanı çoktan geldi de geçti.
Aksi takdirde malumunuz kamu hiçbir zaman yükün altında kalmaz. Her yük özenle vatandaşın sırtına yüker. O yüzden yarın iflas etmiş yüzlerce belediyenin yükünü de bu ülkede vatandaş çekmesin diye, şimdiden herkesin üstüne düşeni yapması şart…