Malum artık seçime aylar değil günler var. Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayları Tunç Soyer ve Nihat Zeybekci olmak üzere tüm adaylar proje üstüne proje açıklıyorlar.
Adayların açıkladığı tüm projeleri yapmaya değil İzmir’in, Türkiye’nin bütçesi yeter mi diye bakmak lazım! Neyse bundan daha önemlisi var.
Bir başkan nasıl fark yaratır? Diğer başkanlardan nasıl sıyrılıp başarılı başkan olarak kabul görür. Yada bir insan ne yaparak lider olur?
Bu konuyu anlatabilirsem, İzmir projelerinin geleceğini de size anlatmış olacağım.
İlk etapta şunu fark ettim Zeybekci de Soyer, İzmir’in gerçekçi sorunları üzerinden yürüyorlar. Nedir bunlar?
En başta trafik sorunu ve o trafiği yaratan alt yapı eksiklikleri…
İki adayın da projelerinde bu konu detaylı bir şekilde ele alınmış, projeler uçuk ve uygulanamaz değil.
Çevre konusu var, bu konuda da projeler tatminkar.
Dahası bana göre İzmir’in en önemli sorunu şu; İzmir bir deniz kenti gibi davranmıyor. Bir çok yönüyle baktığınızda Ankara’dan, Sivas’tan bir farkı yok. Eee nerede bizim deniz, körfez?
Bu dönem iki büyükşehir adayının da deniz ve körfezi fark ettiğini, projelendirdiğini, İzmirliyi denizle buluşturmayı vaat ettiğini görüyorum. Hemen hemen iki adayda da ortak bir proje var; Yeşildere’nin derinleştirilip deniz suyu ile doldurulması, denizin bir anlamda Buca hatta Karabağlar’a kadar ulaştırılması projesi var.
Bence İzmir’in çılgın projesi budur.
Yapılabilirliği de oldukça yüksek. Karabağlar’a kadar uzanmış bir körfez kolu ve etrafında yapılacak geniş yeşil alanlar, İzmir’in uydudaki görünümünü dahi değiştirir…
Hakkını yemeye gerek yok, iki adayın da projelerini beğendim.
O zaman esas meseleye gelelim;
Kim başkan seçilirse projelerinin yüzde 50’sini hayata geçirebilir?
Bakın yüzde 100’den vazgeçtim, ben de bir çok İzmirli gibi yüzde 50’ye razıyım.
Burada temel bir sorun var.
Ekonomide temel bir konu var, kıt kaynakların yönetimi…
Dünyada hiçbir kaynak sınırsız değil.
İzmir’in de bütçesi, insan kaynağı, operasyonel yeteneği sınırsız değil.
O zaman ortaya tek bir gerçek çıkıyor.
Etkin yönetimi hangi aday sağlayacak?
Ya da İzmirlinin oy verdiği Başkan, ‘benden daha önemlisi var; kenti gerçek anlamda yönetecek idari ve teknik ekipleri oluşturmam ve etkin bir şekilde bu kenti yönetmem lazım’ gerçeğini kavrayabilecek mi?
Bence bütün mesele bu!
Etkin yönetimi sağlayamadığınızda, dünyanın hatta evrenin en uçuk projelerine de sahip olsanız, dünyanın en geniş bütçesi de size sunulsa boş… İzmir geçmiş 15 yılda bunu denedi ve gördü. Türkiye’nin bir çok büyük ilinde de fazlasıyla örnekleri yaşanıyor. Sadece İzmir’e haksızlık yapmış olmayalım.
Tavsiyem odur ki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilecek kişi kim olursa, demokrasinin gereğidir, başımızın üstünde yeri var. Ancak, bu kentin artık hiçbir zafiyete düşülmeden, çok etkin bir şekilde yönetilmesi elzemdir.