Ak Partinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı açıklandıktan sonra dikkatle her iki cenahtaki siyasetçileri de izliyorum, ne diyecekler ne yapacaklar, nasıl bir algı ortaya koyacaklar diye…
Ak Partide belli beklentiler içinde olanlar ilk başta bir şok yaşadı ancak yavaş yavaş Nihat Zeybekçi ismine adapte oluyorlar. Doğal olarak mevcut teşkilat yapısının, Büyükşehir konusunda aylardır hatta belki yıllardır üzerinde çalıştıkları senaryolar vardı.
Haklılar da çünkü siyaset yapan insanların, gelecek seçimler hakkında hazırlık yapması, senaryolar üretmesi, o senaryolara göre planlamalar ve beklentiler içine girmesi, zaten olması gereken şeydir.
Ancak bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti Genel Başkanı sıfatı sürpriz yaparak, teşkilatın önüne daha önce hiç üzerinde çalışmadıkları bir büyükşehir senaryosu koydu.
Hedef gerçekten İzmir’e hizmet olduktan sonra bu yeni senaryoya adapte olmak çok da güç değil. Zira açıklayacağınız her isim için ortaya konulabilecek çekinceler, olumsuz düşünceler olacağı gibi olumlu özellikle, avantajlı yönler de olacaktır.
Bütün teşkilatın ya da bütün İzmir’in üzerinde ittifak edeceği bir isim zaten düşünülemez. O zaman açıklanan ismin İzmir’i ne kadar algılayabileceği ve İzmir’e gerçekten ne ölçüde hizmet sunacağı tartışılmalıdır.
Adı geçen kişinin yönetim kapasitesi, kariyeri, siyasi ağırlığı ve her şeyden öte hayatında bugüne kadar ortaya koyduğu performansı nedir?
Zira hayatının bugüne kadarki aşamalarında parlak bir başarı elde edememiş bir ismin, mucizevi bir şekilde bir anda çok iyi bir lider, çok kabiliyetli bir başkan ve adeta hizmet üreten bir fabrikaya dönüşmesini beklemek, akıl işi değil…
Bu kriterler üzerinden baktığınızda ise Zeybekçi, ‘İzmirli mi değil mi’ tartışması başlatanların çok büyük çoğunluğundan daha fazla İzmirli…
Nasıl mı?
Bir kere Egeli, İzmir’e çok benzer bir kültürün insanı… Dahası var!
İzmir’in bildiğim kadarıyla 9 ilçesinde işyerleri bulunuyor. Yani patron olarak da en az 9 ilçeyi çok iyi tanıyor.
Dahası var!
Yıllardır İzmir’de en fazla vergi veren işadamları arasında sıralamaya giriyor.
Dahası var!
Denizli’yi bir Ege kasabasından çağdaş bir büyükşehire dönüştürmüş bir geçmişi var.
Dahası var!
Bu ülkede en kritik dönemde başarılı bir ‘Ekonomi Bakanı’ geçmişi var.
Dahası var!
Cumhurbaşkanı’nın okul arkadaşı ve iyi bir yoldaşı, yani kamu yatırımlarını İzmir’e çekmekte hiç zorlanmayacak bir isim…
Gidip hiçbir bakana veya bürokrata dert anlatmak zorunda değil.
İyi bir lider, iyi Belediye Başkanı ve icracı bir isim…
Peki bütün bunlar İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olması için yeterli mi?
Haa işte orda durmak lazım…
Çünkü bu sorunun cevabını vermek hiç birimizin haddine değil.
O kararın sahibi İzmirlilerin her biri…
Hiçbir İzmirlinin, dünyadaki en doğru aday dahi olsa, bir adaya veya partiye oy vermek gibi bir mecburiyeti yok.
Ve bu da seçmenin en doğal hakkı…
Hata siyasetçilerle seçmen arasındaki bu güç dengesizliği içinde seçmenin elindeki tek hakkı…
Dolayısıyla o hakkını istediği gibi kullanacak.
Seçmenin kalbine girmeyi başaran aday, onların onayını alıp İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olacak.
Benim itirazım şuna, İzmir gibi metropol kentler için ‘buralı mı değil mi’ tartışması çok anlamsız. Zira bu hesabı yaparsak, hiç birimiz İzmirli çıkmayabiliriz. Hatta İzmirli olduğunu en güçlü şekilde ifade edenler bile İzmirli çıkmayacaktır.
Tıpkı 16 yıldır İzmir’i yöneten Aziz Kocaoğlu gibi…
Öyleyse ne CHP’nin ne Ak Parti’nin ne de başka bir partinin adayını memleketi üzerinden tartışmak çok da doğru bir çıkış noktası olmayacaktır.
Benim savunduğum; İzmir ve ilçe adaylarının liderlikleri, iş ve hizmet üretme kapasiteleri üzerinden tartışılması… Hatta adayları mensup olduğu siyasi parti veya ideoloji üzerinden tartışmak bile yerel seçim ruhuna aykırı…
Her ne kadar aday bir partiye mensup olsa da göreve geldiğinde, artık partisini unutup o ilin ve ilçenin tümüne hizmet üretmeye odaklanmalı ve parti rozetini çıkarıp kenara koymalıdır.
Gerçi bu son söylediğimi çoğu belediye başkanı da söylüyor ama uygulamada bunu yapıyorlar mı o da tartışılır…
Izmirli bu yazdıklarını dusunebiliyo. Kimin ne olduğunu da çok iyi biliyo merak etme. Biz oyumuzu modern görüşlü, aydın, Atatürkçü, demokrat kimse ona vereceğiz. Namaz kı*** içki içen diye insanları ayrıştıran ve din uzerinden söylemleri o***lar kazanamayacaklar...