Malum İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bir
konuşmasında Bitlis ve Sivas’ı turizm açısından İzmir’le kıyasladı.
Matematiksel olarak baktığın zaman gayet doğru bir
tanımlama. Elbette İzmir’in turizm potansiyeli Sivas ve Bitlis’le eşit değil.
Yapılan şey Sivas’a ya da Bitlis’e hakaret etmek değil, bunu
hepimiz biliyoruz.
Burada Sivas’a ya da Bitlis’e hakaret değil, tam tersine
İzmir’e ciddi bir öz eleştiri var.
Yani Başkan Soyer özekte diyor ki, “Ey İzmir sen bütün bu
potansiyeline rağmen, Sivas ya da Bitlis kadar turizm yapamıyorsun. Bu sana
yakışmıyor. Biz bu kaderi değiştireceğiz.”
Bu konuşmasın hemen ardından, tanıdık olan bir davranış
biçimi ortaya çıkıyor. Ünlü siyasetçileri linç edelim, buradan kendimize pay
çıkaralım.
Açıklama üzerine açıklama…
Kınama üzerine kınama…
İsyan üzerine isyan…
Hepimiz biliyor ve anlıyoruz ki, Tunç Başkan’ın orada yapmak
istediği şey bir küçümseme veya hakaret değil.
Gel gelelim o matematiksel benzetmeye.
Eğer ki iddia edildiği gibi Bitlis ve Sivas, İzmir’le eşit
turizm potansiyeline, cazibesine sahip olsaydı; bugün İzmir’in aldığı turist
sayısını onlar da alırdı.
Bu kıyaslamayı Antalya ya da İstanbul gibi illerle de yapmış
olabilirdi. O zaman muhtemelen yine aynı tepkiler olacaktı. Ama bir gerçek var
ki, bugün Antalya’nın bir yılda konuk ettiği turisti ne İzmir ne Sivas ne
Bitlis belki de on yılda alamıyor.
Şimdi böyle bir matematiksel gerçeği ifade etmek neden bir
lince konu ediliyor bunu anlayabilmiş değilim.
Orada da aklıma bir tek şey geliyor: Karşınızda ünlü bir siyasetçi varsa orada işte linç etmenin dayanılmaz hafifliği devreye giriyor diyor ve konunun taraflarını biraz daha mantıklı, insaflı, düşünmeye davet ediyorum.