İzmir Ak Parti’de nihayet il başkanlığı değişikliği gerçekleşti.
Neredeyse göreve geldiği günden bu yana periyodik olarak, görevden alınacak, söylentileri yayılan Bülent Delican görevden alındı ve yerine Aydın Şengül atandı.
Bu değişim önemli… Nihayet Ak Parti ilde bugün uzun bir aradan sonra ilk kez heyecanlı bir telaş, kalabalık bir partili grubu vardı.
Belli ki Şengül’den beklentiler büyük.
Teşkilat yeniden aktif bir dönem yaşayacağının beklentisi ile hemen reaksiyon gösterdi.
Öncelikle yeni Başkan Şengül’e hayırlı olsun diyelim.
Şengül evet her anlamda güçlü bir isim…
Ancak malum yıllardır bir markanın reklamında tekrarlanan bir replik var: Kontrolsüz güç güç değildir, diye…
Bunu vurgulamakta fayda var.
Şengül, aynı zamanda oldukça tecrübeli bir isim, partideki diğer görevlerini saymazsak bile bir dönem il başkanlığı bir dönem de milletvekilliği yapmış bir isimden söz ediyoruz.
Yani teşkilatı tanımaması, Ak Partinin üst yönetimi ile iletişim sorunu yaşaması gibi bir ihtimal yok.
Gel gelelim güç meselesine, Aydın Şengül bütün bu arka planın, bu yılların birikiminin kendisine sunduğu tecrübeyi, kıvrak zekasıyla birleştirir, buna biraz mütevazilik katar; sadece dert dinlemesi gereken insan değil, aynı zamanda dert çözmesi gereken bir makamda olduğunun bilinci ile hareket eder,
Ak Parti İzmir teşkilatlarının üzerinde yıllardır giderek kalınlaşan toz tabakasını silkeler, küskünlerini, umutsuzlarını, sitemlilerini bir potada birleştirir,
Gerçek anlamda Ak Partinin İzmir vizyonuna büyük katkılar sunabilir.
Ancak, sahip olduğu gücü; artık kimseye ihtiyacım yok, her şeyi ben bilir ben yaparım mantığı ile hareket ederse, gücünü önce kendine sonra teşkilatlara ve Ak Partinin hedefleri doğrultusunda kullanırsa, o zaman baştan söylediğimiz gibi kontrolsüz güç güç değildir.
İlk iki günlük izlenimlerim olumlu, şu ana kadar kullandığı kelimeler, kurduğu cümleler Şengül’ün siyasi tecrübesini ve gücünü doğru yönde kullanacağını gösteriyor.
Ama tabi ki de iki gün bir kanı geliştirmek için çok yetersiz bir zaman…
O zaman hep birlikte bekleyip göreceğiz.
Açıkçası siyasette rekabetin artması, İzmir’in daha fazla hizmet göreceği, daha kaliteli yönetileceği anlamına gelir.
O yüzden güçlü bir CHP karşısında güçlü bir Ak Parti muhalefetinin aslında İzmirlinin faydasına olacağını söylemek bir kehanet sayılmaz.