Türkiye’nin şehir içinde en büyük toplu taşıma aracı diyerek gururlandığımız İZBAN, Cuma günü yapılan açılışla Selçuk’a kadar uzandı.
Cumhuriyet Halk Partili İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Devlet Demiryolları ortaklığında ortaya konulan bu eser, gerçekten de gurur duyulacak bir hizmettir.
İzmir’in en çok turist çeken ilçesi Selçuk, İZBAN’la metro konforunda toplu taşıma sistemine kavuşurken, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınmış İzmir’in diğer ucundaki ilçesi Bergama, bu sonucu elde etmek için dört gözle bekliyor.
Her gün İZBAN’ı kullanan on binlerce İzmirlinin de doğal olarak İZBAN’a ilişkin beklentileri giderek yükseliyor.
Bunları neden anlatıyorum?
Şunun için; son açılıştaki kavga çok gereksiz oldu.
İzmir’in kavgaya değil, hizmete ihtiyacı var.
İZBAN’da ortaklığı bozmak için de daha çok erken…
İzmir’in çatışmacı bir üsluptan veya çıkışlardan hazzettiğini zannetmiyorum.
Siyasi çevreler, siyasi hedefleri doğrultusunda bu çatışmaları arzuluyor olabilirler.
Ancak seçimlerin kaderini belirleyecek olan İzmirlidir ve İzmirlinin de kavgayı değil hizmeti, birlikteliği, işbirliğini, uzlaşmayı arzuladığını;
Hak ettiği kamusal hizmetlere bir an önce ulaşmak istediğini görmek lazım.
Bu hizmetleri kimin yaptığının çok da önemli değil.
Gerek doğrudan hükümete bağlı kurumlarca yapılsın, gerekse ana muhalefet partisine bağlı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmış olsun, sonuçta kullanılan kaynak, kamu kaynağıdır. Devletin parasıdır. Harcanan milletin ödediği vergilerdir.
Burada İzmir’in gerçekten hakkı olan kamusal kaynakların, İzmirlinin en acil ve önemli ihtiyaçları için harcanmasının esas alınmasıdır.
Millete hizmet yolunda Türkiye’ye örnek olacak İzmir’deki bu ortaklığın, kavgalara değil, büyümeye, yaygınlaşmaya, koşmaya, coşmaya ihtiyacı vardır.
Esas olan millet, yapılması gereken de hizmettir.